milli mücadele ile ilgili şiirler ve yazarları

Tür pptx. ahmet celal tarafından sisteme eklenen bu içerik 44200 kez görüntülenmiş. Milli edebiyat dönemi 1911-1923 konulu powerpoint sunum slayt gösterisi ahmet celal. MilliMücadele şiirini okumak için tıklayın. Kasım Kaplan tarafından yazılan Milli Mücadele şiiri ve diğer şair Kasım Kaplan şiirleri Antoloji.com'da. II Meşrutiyet dönemindeki hayatı ile Millî Mücadele dönemindeki hayatının ele alınışı arasında önemli bir fark vardır. Birincisinde Gökalp, görece bir en-telektüel mücadele alanının parçası olarak ele alınırken; ikincisinde böyle bir durum söz konusu değildir. Hâlbuki I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle bir- * Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatında hece ölçüsüyle Kurtuluş Savaşı’nı desteklemek amacıyla milli’ duyguları ele alan, moral verici, orduyu coşturucu şiirler yazılmıştır. (Dönemin önemli şairleri: Faruk Nafiz, Halide Nusret, Mehmet Emin, Kemalettin Kamu) ABD ve Milli Mücadele. ABD-Osmanlı ilişkileri, 1830 yılında ABD’nin talebi üzerine imzalanan bir ticaret anlaşması ile başlamıştır. ABD’nin bu isteğinin temelinde bölgedeki diğer devletlerle olan ticaret yarışı yatarken; Osmanlı’nın buna olumlu yaklaşmasının temelinde ise 1827 yılında Navarin’de yakılan Site De Rencontre Seropositif Au Cameroun. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ EDEBİYATI *Milli edebiyat dönemi içerisinde değerlendirilebilecek, “Milli Mücadele Dönemi Edebiyatı”nın varlığından söz edilebilir. *Millî Mücadele Dönemi Edebiyatı, bir var olma mücadelesinin edebiyatıdır. *Millî Mücadele dönemi edebiyatını kesin sınırlarla diğer dönemlerden ayırmak çok zordur. *15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgaliyle başlayan ve aralıksız üç yıl süren Millî Mücadele'yi bütün boyutlarıyla ele alır. *Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ve bu savaşa yazdıklarıyla katılan sanatçıların eserleriyle oluşmuştur. *İzmir'in İşgali bütün yurtta infial uyandırır; şairlerimiz duyulan öfkeyle karışık ıstırabı şiirlerinde dile getirirler. *Millî Mücadele ile ilgili şiirler sadece döneminde yazılmamış; savaştan sonra da mücadelenin heyecanını yansıtan şiirler yazılmıştır. *Bu anlayışın şair ve yazarları, Servet-i Fünun’un, Fecr-i Ati’nin ve Milli Edebiyat’ın ünlü şahsiyetleridir. *Türklük bilincini uyandıracak Milli bir edebiyat oluşturmak temel amaçtır. *Milli Mücadele Dönemi Edebiyatında, vatan, bağımsızlık, Türk tarihindeki kahramanlıklar, Kurtuluş Savaşı, onun halktaki yansıması ve Atatürk konu edilmiştir. *Dil ve sanat görüşü bakımından Milli Edebiyat döneminin devamı niteliğindedir. *Yapıtlarda, halk dili yani sade bir dil kullanılmıştır. *Hece ölçüsüyle, milli duyguları ele alan, moral verici, orduyu coşturucu şiirler yazılmıştır. *Bu dönemin şiirlerinde tarih şuuruna çok önem verilmiştir. *Romanlarda işgal altındaki kentler, aydın-halk çatışması, yanlış batılılaşma işlenmiştir. *Hikâyelerde savaşa ait gözlemler, Türk insanının, askerinin kahramanlığı ve fedakârlığı anlatılmıştır. *Dergi ve gazetelerde Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen makale, fıkra ve denemeler kaleme alınmış, halkı coşturucu söylevler verilmiştir. *En önemli isimleri olarak, Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Nusret Zorlutuna, Ruşen Eşref Ünaydın, İsmail Habib Sevük, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Aka Gündüz ve Falih Rıfkı Atay sayılabilir. *Bu dönemin sanatçıları, aynı anlayışla Cumhuriyet döneminde de eser vermeye devam etmişlerdir. *Mehmed Emin Yurdakul, Süleyman Nazif, Mehmed Akif Ersoy, Ziya Gökalp, Midhat Cemal Kuntay, Samih Rıfat, Ahmed Hikmet Müftüoğlu, Ali Ekrem Bolayır, Celal Sahir Erozan, İzzet Ulvi, Enis Behiç Koryürek, Celal Nuri İleri, Ahmed Ağaoğlu, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, İbrahim Alâeddin Gövsa, Halil Nihad Boztepe, Orhan Seyfi Orhon, Müfide Ferid Tek, Şukufe Nihal Başar gibi sanatçılar da bu dönemin özelliklerini taşıyan örnekler vermiştir. MİLLİ MÜCADELE KONULU ÖNEMLİ ESERLER Eserler, Milli Mücadele yıllarında veya sonrasında yazılmıştır. İstiklal Marşı - Mehmet Akif Şiir Dumlupınar Yolunda - Kemalettin Kamu Şiir Üç Şehitler Destanı - Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir Kuvayı Milliye Destanı - Nazım Hikmet Şiir Vurun Kahpeye - Halide Edip Roman Ateşten Gömlek - Halide Edip Roman Milli Mücadele yıllarında yazılan tek roman Üç İstanbul - Mithat Cemal Kuntay Roman Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara - Yakup Kadri Roman Yeşil Gece - Reşat Nuri Güntekin Roman Esir Şehrin İnsanları, Yorgun Savaşçı - Kemal Tahir Roman Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara'da - Tarık Buğra Roman Kalpaklılar, Doludizgin - Samim Kocagöz Roman Kurtlar Sofrası - Attila İlhan Roman Dikmen Yıldızı - Aka Gündüz Roman Halas - Mehmet Rauf Roman Biz İnsanlar - Peyami Safa Roman Hükümet Meydanı, Var Olmak, Vatan Tutkusu - İlhan Tarus Roman Kutsal İsyan - Hasan İzzettin Dinamo Roman Toz Duman İçinde – Talip Apaydın Roman Sahnenin Dışındakiler Ahmet Hamdi Tanpınar Roman Dağa Çıkan Kurt - Halide Edip Adıvar Öykü Milli Savaş Hikâyeleri - Yakup Kadri Öykü Vatan Yolunda - Yakup Kadri Anı Türk’ün Ateşle İmtihanı - Halide Edip Anı Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları - Ebubekir Hazım Anı Ergenekon - Yakup Kadri Makale Atatürk'ün Milli Mücadele Konulu Sözleri Bazı arkadaşların yoksulluk içinde bu büyük dâvanın başarılamayacağını zannederek, memleketlerine dönmek arzusunda olduklarını duydum. Arkadaşlar! Ben sizleri bu millî dâvaya silâh zoruyla davet etmedim, görüyorsunuz ki sizi burada tutmak için de silâhım yoktur. Dilediğiniz gibi memleketlerinize dönebilirsiniz. Fakat şunu biliniz ki, bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler, ben bu Meclis-i Âli'de tek başıma kalsam da, mücadeleye ahdettim. Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara'ya kadar gelecek olursa, ben bir elime silâhımı, bir elime de Türk bayrağını alıp Elma Dağı'na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire emerken, ben de milletim uğruna hayata veda edeceğim. Huzurunuzda buna and mücadelenin maksat ve gayesi tam istiklâlini ve kayıtsız-şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir. Millet, dış istiklâlini kazanmak için, lâzım gelen hattı hareketini misakı millî ile ifa etmiştir. Millî hakimiyetini elde edebilmek için, takibi lâzım gel en hareket hattını da Teşkilâtı Esasiye Kanunu ile tesbit Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlık edinilmesiyle sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bayındır olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumunda yüksek bir işlem için değer taşıyamaz. Yabancı bir devletin koruma ve esirgemesini benimsemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçyetmezliği ve uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılığa düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı getirmeleri asla Türk'ün haysiyet ve kendine inanı ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!1920-Dolayısıyla ya istiklâl, ya ölüm!1920-Biz haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz çarpışmanın kutsallığı düşüncesinde ve hiçbir gücün bir milleti yaşamak hakkından yoksun kılınmayacağı ellide biri değil, her tarafı tahribedilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul 1919 senesi mayıs içinde Samsun'a çıktığım gün elimde, maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milleti'nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu millî kuvvete, bu Türk Milleti'ne güvenerek işe Türk ufuklarından bir gün mutlaka bir güneş doğacağına, bunun hararet ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu âdeta gözlerimle çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve aşağılığı kabul ve benim gibi birçok vatandaşlar, kardeşler, milletin asıl vatanı, ümitsiz felâkete düştüğü zaman görevli oldukları, vicdanen, namusen, haysiyeten yükümlü bulundukları vazifeyi yapmak mevkiinde kaldılar. Bunu elbette yapacaklardır. Yapmaları mecburi idi, vicdani idi, insani idi, millî namus gereği idi. Ben bu mukaddes esasların dışında hareket edebilir mi idim? Efendiler; elbette edemezdim. Türk Milleti'nin hakiki hiçbir ferdi bu gereklerin haricinde hareket edemezdi. Ben elbette bu elim manzara karşısında vicdanımın emirlerine muhalif, millî namusumuza aykırı hareket gayesinin elde edilişine kadar, tamamiyle milletle birlikte, fedakârane çalışacağıma mukaddesatım namına yemin ettim. Artık benim için Anadolu'dan hiçbir yere gitmemek irade kendi istikametinde bir nehir gibi coşup taşacaktır. Mücadeleyi her noktasından düşünerek uyanış ve coşkunluk hasıl olmuştur. Sadece dayanıklı olmak ve vazifede kusur etmemek temel dava ancak bu inan, bu irade ve azimle gerçekleştirilecektir. Yaşaması ve muzaffer olması gereken değersiz şahıslarımız değil, millî kurtuluşu temin edecek olan ve mübarek vatanımızı kurtarmak için bütün aydınların, herkesin hazır olması lâzımdır. İstanbul'a gitmeyeceğiz. Anadolu, en büyük hazinedir. Vatanın sinesinde kurtuluş çarelerini beraberce ölünceye kadar aramaya, temin etmeye müdafaamızı; düşmanların bayrakları, babalarımızın ocakları üstünden çekilinceye kadar terkedemeyiz. İstanbul mabedleri etrafında düşman askerleri gezdikçe, öz vatan toprakları üstünden yabancı adamların ayakları çekilmedikçe biz mücadelemize devam etmeye mecburuz. Kendi hükûmetimizin idaresi altında bedbaht ve fakir yaşamak, yabancı esareti bahasına nail olacağımız huzur ve mutluluktan bin kere Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun bağımsızlığı, padişah, halife, hükûmet, bunlar hepsi anlamı kalmamış birtakım mânasız sözlerden ibarettir. O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi?1927-Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da millî egemenliğe dayanan, kayıtsız ve şartsız müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek!1927-İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar siyasetimizde başka bir devletin hukukuna tecavüz yoktur. Ancak, hakkımızı, hayatımızı, memleketimizi, namusumuzu müdafaa ediyoruz ve edeceğiz. Şimdiki medeniyetin devletler arası münasebetlerde ortaya attığı ve en yüce, temiz emel ve düşüncelerin bir özeti demek olan "her milletin kendi mukadderatına kendisinin hâkim olması" hakkını biz yeryüzünde yaşayan milletlerin hepsi için tanıyoruz, bizim de bu hakkımızın kayıtsız şartsız talebimizi tanımamak yüzünden akan ve akacak olan kanların mesuliyeti şüphesiz sebep olanlara aittir. Bizi, millî davamızı takipten yıldıracak hiçbir vasıta, hiçbir kuvvet düşünülmüş değildir. Millî davamız, bizim hayatımızdır. Hayatına suikast edilen en zayıf yaratıkların bile bu isteğe karşı isyan ve nefretle son nefese kadar kendisini müdaafaya çalışmasından daha tabii bir şey imha etmek görüşü karşısında mevcudiyetimizi silahla muhafaza ve müdafaa etmek pek tabiîdir. Bundan daha tabiî ve daha meşru bir hareket mükemmel ve kuvvetli ordularını mağlup etmek için kendimizde bulduğumuz kuvvet ve kudret, dâvamızın meşruluğundandır. Gerçekten, biz millî hududumuz dahilinde hür ve müstakil yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz. Biz Avrupa'nın diğer milletlerinden esirgenmeyen, haklarımıza tecavüz edilmemesini bir amaç takibediyoruz. Bu amacımız öteden beri muhtelif vesilelerle ifade edilmiştir. Ben şimdi de onu tekrar ediyorum Milletin, devletin bağımsızlığını muhafaza etmek. Bunun içinde namus ve şeref tamamen yer alacaktır. Müstakil olarak milletimizin muayyen hudutlar dâhilindeki tamamiyetini muhafaza etmektir. Bunun için muharebe ediyoruz. Efendiler; memleketimizin ellide biri değil, her tarafı tahribedilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu topraklar üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız. Bundan dolayı iki karış yer işgal edilmiş, üç beş köy tahrip edilmiş diye burada feryada lüzum yoktur. Ben size açık söyliyeyim; efendiler bazı yerler işgal edilmiştir bunun üç misli daha işgal edilmiş olunabilir. Fakat bu işgal hiçbir vakitte bizim imanımızı mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır. Millet, analarıyla, babalarıyla, hemşireleriyle mücadeleyi kendisine ülkü edindi. Millî mücadelede şahsî hırs değil, millî ülkü, milli izzetinefis hakiki etken memleket ve milleti düştüğü felâketten çıkarabileceğim inancıyla Anadolu'ya geçtiğim ve amacın gerektirdiği teşebbüslere giriştiğim zaman cebimde, emrimde beş para olmadığını söyleyebilirim. Fakat parasızlık benim milletle beraber atmaya muvaffak olduğum hedefe yönelmiş adımları durdurmaya değil, zerre kadar azaltmaya dahi sebep teşkil edememiştir. Yürüdük, muvaffak olduk, yürüdükçe, muvaffak oldukça maddi güçlükler kendiliğinden ortadan Milleti, kendisi için, kendi geleceği ve kurtuluşu için çalışan müteşebbisleri, heyetleri güçlükler karşısında bırakmayacak kadar yüksek vatanseverlik ve yüksek şeref hisleriyle müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete 1922-Vatan mutlaka selâmet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selâmetini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadeti ve selâmeti için feda edebilen vatan evlâtları 1922-Birinci İnönü Meydan Muharebesi, inkılâp tarihimizin çok mühim, çok verimli bir sayfasıdır. Gelecek nesiller ve bütün dünya bu sayfayı araştırıp inceledikçe Türk inkılâbını yapan bugünkü Türk ordusunu ve bu orduyu bağrından çıkaran bugünkü Türk Topluluğunu, elbette saygı ile anacak ve takdir İnönü, muharebe meydanının ufuklarında yükselen zafer güneşi, Türk milletinin yüksek fazilet ve mâneviyatının belirtisidir. Bu doğuş karşısında büyük bozgunlar oldu...1925-Birinci İnönü Zaferi, İkinci İnönü Zaferinin, Sakarya büyük kanlı savaşının ve en nihayet Türk vatanının; Türk bağımsızlığının ilk zafer müjdecisi olmuştur. Bu sebeple Birinci İnönü Meydan muharebesini kazanan Türk ordusunun bütün mensupları, dünya tarihinde unutulmaz şanlı bir menkibe sahibi olarak ebediyen Büyük Millet Meclisi ordusunun Sakaryada kazanmış olduğu meydan muharebesi pek büyük bir meydan muharebesidir. Harb tarihinde benzeri belki olmıyan bir meydan muharebesidir. Büyük meydan muharebelerinden biri olan Mukden Meydan Muharebesi dahi yirmibir gün devam kahramanlıkları hakkında söyliyecek söz bulamam, yalnız ifadede isabet edebilmek için diyebilirim ki, bu muharebe subay muharebesi olmuştur. Bu sebeple subay arkadaşlarımın en ufak rütbelisinden en büyük rütbelisine kadar kıymet ve fedakârlıklarını bütün kalb ve vicdanımla ve takdirlerle yadeylerim. Fertlerimizi methüsenadan çok yüksek görürüm. Zaten bu milletin evlâdı başka türlü tasavvur edilemez. Bu milletin evlâtlarının fedakârlıkları, kahramanlıkları için ölçü bulunamaz. Askerlerimiz hakkında yeni bir şey ilâve etmek isterim Kahraman Türk askeri, Anadolu muharebelerinin mânasını anlamış, yeni bir ülkü ile muharebe evlâtlara ve böyle evlâtlardan mürekkep ordulara malik bir millet elbette hakkını ve bağımsızlığını bütün mânasiyle muhafaza etmeğe muvaffak olacaktır. Böyle bir milleti bağımsızlığından mahrum etmeğe kalkışmak hayal ile vakit meydan muharebesi ve onun son devresi olan 30 Ağustos Türk tarihinin en büyük bir dönüm noktasını teşkil eder. Milli tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar keskin neticeli ve bütün tarihte, yalnız bizim tarihimizde değil, dünya tarihinde yeni yön vermekte kesin tesirli böyle bir meydan muharebesi Anadolu zaferi tarih arasında, bir millet tarafından tamamen benimsenen bir fikrin ne kadar kadir ve ne kadar zinde bir kuvvet olduğunun en güzel bir misali olarak, bu harekâtı, neticesini tamamen bilerek yaptık. Bütün bunlar belki bütün dünyaya hayret verecek niteliktedir. Onun için ordumuzun kudretini anlamayan ve anlamaktan âciz olanlar bu muazzam eseri beklenmedik bir tesadüf eseri gibi göstermek istiyorlar. Fakat; hiçbir vakit öyle değildir. Hareket bütün teferruatına kadar tamamen düşünülmüş, tespit olunmuş, hazırlanmış, idare edilmiş ve mukadderatını doğrudan doğruya üzerine alarak karamsarlık yerine ümit, perişanlık yerine düzen, tereddüt yerine azim ve iman koyan ve yokluktan koskaca bir varlık çıkaran meclisimizin, yiğit ve kahraman ordularının başında bir asker sadakat ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirmiş olduğumdan dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnuniyet içindeyim. Kalbim bu sevinçle dolu olarak, pek aziz ve muhterem arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri hürriyet ve bağımsızlık fikrinin zaferinden dolayı tebrik Meydan Muharebesi ve ondan sonra düşman ordusunu tamamen imha veya esir eden ve kılıçtan kurtulanları Akdenize, Marmaraya döken harekâtımızı izah ve tavsif için söz söylemekten kendimi müstağni safhasiyle düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk subay ve kumanda heyetinin, yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tesbit eden muazzam bir eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölmez âbidesidir. Bu eseri meydana getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun Başkumandanı olduğumdan daima mesut ve Ağustos Bayramında tebrikleri kabul ederken-Bu zaferi kazanan ben değilim. Bunu, asıl, tel örgüleri hiçe sayarak atlayan, savaş meydanında can veren, yaralanan, kendini esirgemeden düşmanın üzerine atılarak Akdeniz yolunu Türk süngülerine açan kahraman askerler kazanmıştır. Ne yazık ki onların herbirinin adını Kocatepe'nin sırtlarına yazmak mümkün değildir. Fakat hepsinin ortak bir adı vardır Türk askeri... Tebriklerinizi onların namına kabul ediyorum!...1928-Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini gözönüne alarak ilerlemesini ve herkesin fikri güçlerini ve kahramanlık ve vatanseverlik kaynaklarını yarışırcasına göstermeye devam etmesini ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri!1922-Türk kumandanları, kumanda etmesini, Türk askeri ölmesini bildi. Harbi kazanışımızın sırrı bundan kurtuluşu, milletin görüş ve idaresi kendi alınyazısı üzerinde kayıtsız şartsız hâkim olduğu zaman başlamış ve ancak milletin vicdanından doğan ordularla olumlu ve kesin neticelere hiçbir hak ve adalete dayanmayarak çiğnemek ve çiğnetmek teşebbüsü, muzaffer ordumuzun fedakârane ve cansiperane gayretiyle lâyık olduğu başarısızlığa uğratılmış ve milletimiz, tarihin nadir kaydettiği bir zafer kazanarak sevgili yurdumuzu bir gerçek olarak biliniz ki, şeref hiçbir vakit bir adamın değil, bütün milletindir. Eğer yapılan işler mühimse, gösterilen muvaffakiyetler belli ise, inkılâplar dikkati çekici ise her fert kendini tebrik etmelidir. Çünkü böyle büyük şeyleri ancak çok kabiliyetli olan büyük milletler yapabilir ve bu milletin her ferdi, böyle en kabiliyetli ve büyük bir millete mensup olduğunu düşünerek kendini tebrik bu muvaffakiyet yalnız benim eserim değildir ve olamaz. Bütün muvaffakiyet, bütün milletin azim ve imanıyla çalışmasını birleştirmesi neticesidir. Kahraman milletimizin ve seçkin ordumuzun kazandığı başarı ve Türk ordularının kazandıkları büyük zaferlerde şahsıma düşmüş olan vazifeleri yapabilmişsem çok bahtiyarım. Yalnız bu noktada bir gerçeği açıklamak için söyliyeyim ki; benim, ordularımızı yönelttiğim hedefler, esasen ordularımın her erinin, bütün subaylarının ve kumandanlarının görüşlerinin, vicdanlarının, azimlerinin, ülkülerinin yönelmiş olduğu hedefler safhası vatan için, evlâtlarımızın torunları için şerefli hâdiselerle dolu büyük bir kahramanlık menkıbesi teşkil eden Anadolu muharebelerinin heyecan veren tafsilâtını tarihin diline terkediyorum. Millet; milletin ruh sanatı, musikisi, edebiyatı ve bütün estetiği, bu kutsal mücadelenin ilâhî nağmelerini sonsuz bir vatan aşkının coşkun heyecanlarıyla daima buhranlı günlerin şerefli kahramanlarını hep beraber kutlayalım. Onlar arasında muharebe meydanlarında düşman silâhiyle göğüsleri delinmiş bahtiyarlar olduğu gibi yangınlarda, ateşlerde yakılmış bedbaht çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlar vardır. Onlar arasında namuslarına tecavüz edilmiş, ebediyen ağlamağa mahkûm genç kızlar da vardır. Onlar arasında yurtlarını kaybetmiş aileler, evlatlarını gömmüş analar vardır ve yine onlar arasında muharebedeki namus vazifesini şerefle yaparak bugün memleketlerine dönmüş gaziler vardır. Onlardan şehitlik şarabını içmiş olanların ruhlarına fatihalar - Okuma Sayısı Bu yazı 60464 defa okunmuştur. Bu yazımızda sizler için milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy İle İlgili 4 kıtalık şiir yazdık. Mehmet Akif Ersoy İle İlgili Şiir Selam Olsun Mehmet’e Döktü şanımızı dizelere Sevgisiyle gönüllerde Cesaret verdi milli mücadelede Selam olsun Mehmet’e Değerini bileceğiz. Marşımızı gururla söyleyeceğiz. Seni hep seveceğiz. Selam olsun Mehmet’e Şiirlerin emanettir bize Rahat uyu yerinde Nice gençler izinde Selam olsun Mehmet’e Mehmet Akif Milli şairimiz Zaferlerle dolu tarihimiz Bu topraklar evimiz Selam olsun Mehmet’e Bu şiir yazarları tarafından öğrencilerin ödevlerinde kullanmaları için yazılmıştır. İnternet sitelerinde yayınlanamaz. Bu konu ile ilgili olarak dikkatinizi çekebilecek diğer yazımız Mehmet Akif Ersoy Hayatı İngilizce Ve Türkçe Bayrak Özgürlük Milli Mücadele Cesaret Fedakarlık Vatanseverlik Gazilik Şehitlik İle İlgili Şiir Etiket Tiyatro Yazarları Halit Ziya Uşaklıgil Halit Ziya Uşaklıgil Kimdir? Biyografisi Hayatı Edebi Kişiliği Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünun Edebiyatı Dönemi’nde roman ve öykü türünün en önemli ismidir. Modern Türk romanının kurucusudur. Halit Ziya Uşaklıgil batılı anlamda ilk romanları yazmıştır. Realizm ve natüralizmin etkisinde kalmıştır. Yapıtlarında ruh çözümlemelerine, kahramanlarının iç dünyalarının betimlenmesine önem vermiştir. Romanlarında İstanbul’un aydın çevrelerini, öykülerinin büyük bir […]... Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları ENİS BATUR 1952-… Şiir, deneme, eleştiri türünde eserler yazan sanatçının eserleri Yeni Dergi, Türk Dili, Soyut gibi dergilerde yayımlanmıştır. Sinema eleştirileri de yapmıştır. Şiirleriyle Cemal Süreya, Altın Portakal, Necatigil Ödüllerini; denemeleriyle ise TDK Ödülü’nü kazanmıştır. Eserleri Şiir Eros ve Hgades, Bir Orta Çağ Yalnızlığı, Nil, İblise Göre İncil, Kandil, Tuğralar Düzyazı Kediler Krallara Bakabilir, Perec […]... Muallim Naci Muallim Naci Kimdir Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi 1850 -1893 Tanzimat Dönemi’nde yaşamasına rağmen divan edebiyatı anlayışını savunmuş, eski edebiyat ile yeni edebiyat taraftarlarının lideri olmuştur. Recaizade Mahmut Ekrem’in “kulak için kafiye” anlayışına karşı Muallim Naci, “göz için uyak” anlayışını benimsemiştir. Aruz ölçüsünü kullanmıştır. Şiirlerini sade bir dille yazmıştır. Köyden söz eden ilk […]... Cenap Şahabettin Cenap Şahabettin Kimdir Biyografisi Hayatı Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi Cenap Şahabettin, Servet-i Fünun Edebiyatının Tevfik Fikret’ten sonraki en etkili şairidir. “Sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde sosyal konulara hiç değinmemiş, sadece kişisel konuları işlemiştir. Şiirlerinin tamamı ölümünden sonra kitaplaştırılmıştır. Aşk ve tabiat, onun şiirlerinin en önemli konularıdır. Parnasizm ve sembolizm gibi şiir akımlarını öğrenmiştir. Şiirlerindeki […]... Namık Kemal Namık Kemal Kimdir Hayatı Biyografisi Yenilikleri Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi Edebiyat tarihimizde “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak tanınmıştır. Namık Kemal verdiği eserlerinde “vatan, hürriyet, özgürlük, eşitlik” gibi konularını işlemiştir. Hece ile şiirler yazmış, genellikle aruzu kullanmıştır. Tiyatroda eğlence ile sosyal faydayı birleştirip Türk tiyatrosunu “faydalı bir eğlence” olarak nitelendirmiştir. Düşünsel açıdan yeni, biçim […]... Aziz Nesin İstanbul’da doğdu. Kuleli Askeri Lise­ sini bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulunu bitirdi. Akbaba, Dolmuş, Yeni Gazete, Akşam, Tanin gibi dergi ve gazetelerde fıkra ve mizah öyküleri yayımladı. Aziz Nesin’in gerçek adı Mehmet Nusret Nesin’dir. Aziz Nesin; Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba mizah dergilerini çıkardı. Kemal Tahir’le […]... Şinasi Şinasi, İbrahim Şinasi kimdir hayatı Hakkında Kısaca Bilgi Batı etkisindeki Türk edebiyatının bilinçli ilk öncüsüdür ve Tanzimat Edebiyatı’nı başlatan sanatçıdır. Dilde sadeleşme hareketinin öncüsü olup şiiri mecazlardan kurtarıp yalın bir dil kullanmıştır. Batı tarzı düz yazısının temellerini atmış, cümleleri kısaltmış ve paragraf birimini ilk kez kullanmıştır. Eserlerinde parça güzelliği yerine bütün güzelliğine önem vermiştir. Birçok […]... Melih Cevdet Anday Melih Cevdet Anday Kimdir Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi Melih Cevdet Anday 1915-2002 Garip Akımı Hareketinin üç şairinden birisidir. Bir dönem Yunan mitolojisinden de yararlanan sanatçının, Sesimiz ve İnkılap dergilerinde başlayan şiir çizgisi başlangıç itibarıyla eşyanın arkasındaki gizemi araştırır niteliktedir. “Kalbim, kalbim, kalbim” “Aradığını ne güç buluyorsun” diyebilecek kadar duygusal olabilen şair, 1946’dan […]... Mustafa Necati Sepetçioğlu Mustafa Necati Sepetçioğlu Kimdir Hayatı Biyografisi 1932-2006 Zile’de doğdu. İlk ve ortaokulu Zile’ de okudu. İstanbul’da Haydarpaşa Lisesini ve İstanbul Üniversitesi Ede­biyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Çeşitli kurumlarda memurluk ve idarecilik yaptı. Mustafa Necati Sepetçioğlu Edebi Kişiliği Eserlerindeki şiirsel anlatımı sayesinde geniş bir oku­yucu kitlesine sahip olan sanatçının Anadolu fethini ve Türk […]... Reşat Nuri Güntekin Reşat Nuri Güntekin Kimdir Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği Türk romanına Anadolu’nun kapılarını açan milli edebiyat döneminin ilk yazarıdır. Sanat hayatının ilk dönemine giren Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı romanlarında maceraya dayalı bir olay örgüsü etrafında bireylerin duygusal ilişkileri üzerinde durmuştur. Reşat Nuri Güntekin, 1928 yılında yayımladığı Yeşil Gece romanıyla birlikte sanat hayatının […]... Recaizade Mahmut Ekrem Recaizade Mahmut Ekrem Kimdir Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi 1847 -1917 Tanzimat II. Dönemi’ni başlatan ve yeniliklere öncülük eden biridir. Tevfik Fikret’in akıl hocasıdır. Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir, demiştir. Edebiyatımıza şiir, roman, tiyatro, eleştiri tenkit, ders kitabı yazarak ve edebiyat öğretmeni olarak hizmet etmiştir. “Sanat için sanat” anlayışına bağlı kalmıştır. […]... Ahmet Mithat Efendi Ahmet Mithat Efendi Kimdir Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi Roman, hikaye, tiyatro, anı, tarih, gezi yazısı, makale gibi pek çok türde eser vermiştir. Bu yüzden Ahmet Mithat Efendi “yazı makinesi” olarak adlandırılır. Tercüman-ı Hakikat, Bedir, Devir gazetelerini çıkarmıştır. Yalın ve açık bir anlatımı vardır. Yapıtları estetik yönden kusurludur. Bu yüzden kalıcı yapıtlar verememiştir. […]... Tanzimat Döneminde İlkler İlk resmi gazete Takvim-i Vakayi İlk yarı resmi gazete Ceride-i Havadis İlk özel gazete Tercüman-ı Ahval, Şinasi Agah Efendi 1860 İkinci özel gazete Tasvir-i Efkar Şinasi Yurt dışında çıkan ilk Türk gazetesi Hürriyet Londra, Namık Kemal Ziya Paşa İlk Türkçe dergi Mecmua-i Fünun, Münif Paşa Aruzla yazılan ilk tiyatro Eşber, Abdülhak Hamit Tarhan Heceyle yazılan […]... Refik Halit Karay Refik Halit Karay Kimdir Hayatı Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi “Kirpi” takma adıyla siyasi mizah yazıları yazdı. Bunları “Kirpi’nin Dedikleri” adlı eserinde bir araya getirdi. Refik Halit Karay, Milli Mücadele’yi baltalayıcı yazılar yazdığı için “Yüzellilikler” listesine alınarak yurt dışına çıkarıldı. Yurt dışındaki sürgün yıllarını Halep, Beyrut dolaylarında geçiren Karay, buram buram memleket kokan hikâyeler yazdı […]... Halide Edip Adıvar Halide Edip Adıvar Kimdir Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği Asıl ününü romancılığıyla yapmış olmakla beraber hikâye, tiyatro, makale türlerinde de kitap ve yazılarıyla tanınmıştır. Halide Edip Adıvar, ilk romanlarında aşk, sonraki romanlarında Milli Mücadele yılları, son dönemde ise töre konularını işlemiştir. Bütün romanlarının ortak özelliği, güçlü kadın karaktere sahip olmasıdır. Eserlerinde günlük konuşma dilini kullanmıştır fakat […]... Nazım Hikmet Ran Nazım Hikmet Ran Kimdir Hayatı Biyografisi Şiirleri Hakkında Kısaca Bilgi 1902-1963 Sosyalist gerçekçi sanat anlayışının en büyük temsilcisi olan sanatçı, serbest şiiri benimsemiştir. Şiirlerinde çok etkili bir üslup kullanan şair, şiirini bir ideolojinin de emrine vermiştir. Metafizik endişeden uzak duran Nazım Hikmet, Necip Fazıl ile tam zıttır. Deneysel şiir anlayışını destekleyen bir sanatçıdır. Türk şiirine […]... Servet-i Fünun Sanatçıları SÜLEYMAN NAZİF 1869-1927 Vatan, millet sevgisini kahramanca bir edayla kaleme aldığı için Namık Kemal’e benzer. İtilaf Devletleri tarafından İstanbul’un işgal edilmesi üzerine “Kara Bir Gün” adlı makalesinin yayımlanmasından dolayı Malta’ya sürülmüştür. “Daüssıla” şiirinde milli duyguları ve ızdırapları anlatmıştır. Eserleri Şiir Gizli Figanlar, Batarya ile Ateş şiir/nesir, Firak-ı Irak, Malta Geceleri Monografi Namık Kemal, Mehmet Akif, […]... Etiket Makale Yazarları Behçet Kemal Çağlar Behçet Kemal Çağlar Kimdir Hayatı Eserleri Kişiliği Kısaca Atatürk ve milli şiir konularındaki şiirleriyle tanınmış olan şair, halk şiiri ile de yakından ilgilenmiştir. Söylevci yönü ağır basan sanatçı, bireyler için değil kalabalıklar için şiir yazmıştır. Dili açık ve yalındır. Coşkun bir lirizmi vardır. Halkevleriyle ilgilenmiş ve halkevlerinin açılışında yazdığı ve oynadığı Çoban Piyesi ve Ergenekon Piyesi dolayısıyla da Atatürk’ün dikkatini çekmiştir. Ankaralı Âşık Ömer mahlasıyla da şiirler yazmıştır. Eserleri Şiir Erciyes’ten Kopan Çığ, Burada Bir Kalp Çarpıyor, Benden İçeri, Son Şiirleri Oyun ...... Ahmet Rasim Ahmet Rasim Kimdir Biyografisi Hayatı Kişiliği Hakkında Kısaca Bilgi Fıkra türünün edebiyatımızdaki ilk önemli ustasıdır. Ahmet Rasim, 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebi türlerde ve çok sayıda eser verdi. Roman, öykü, tarih, gezi yazısı, fıkra, hatıra gibi türlerde eser vermiştir. Özellikle fıkra, anı ve makalelerinde başarılıdır. Dönemin İstanbul hayatının ayrıntılarını anlattığı fıkraları ile tanındı. Konuşma dilini ve İstanbul Türkçesini bütün incelikleriyle ustaca kullanmıştır. Kısa, canlı cümlelere, yaygın ve güncel deyimlere dayanan sade Türkçe ile yazdı. Romanları teknik açıdan pek başarılı değildir, ...... Muallim Naci Aruz'un Gücü Muallim Naci 1850-1893 Türk edebiyatının Tanzimat Edebiyatı Dönemi başlarında Şinasi’nin giderek halkın kolaylıkla anlayabileceği bir dil ile yazma gayreti, denilebilir ki Muallim Naci ile devam etmiştir. Naci’nin, divan edebiyatının gerektirdiği birtakım mazmunların yanında tabii Türkçeye yakın söyleyişleri unutulamaz. Âfeş-pâre’deki tabiat tasvirleri ve özellikle küçük olayları hikaye ederken gösterdiği bu konudaki başarısı, göz ardı edilemez. Tahkiyede ve diyalogda Tevfik Fikret gibi güçlü bir şair üzerindeki etkileri sürekli olmuştur. “Muallim Naci’nin dil ve üsluptaki titizliği ve başarısına aruz ölçüsünü de eklemek gerekir. ...... Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yakup Kadri Karaosmanoğlu Hayatı Edebi Kişiliği ve Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi 1889-1974 Kahire'de doğdu. İlköğrenimi Manisa'da, orta öğretimini İzmir ve Mısır'da yaptı. Çeşitli dergilerde Millî Mücadele’yi destekleyen yazılar yazdı. 1921 yılında Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Mensur şiir, deneme, anı, hikâye, tiyatro ve roman türlerinde eserler veren Yakup Kadri Karaosmanoğlu, çok yönlü bir yazardır. Türk edebiyatında özellikle romanlarıyla önemli bir yer edinmiştir. Eserlerinde genel olarak Türk toplumunun Tanzimat’la başlayıp Cumhuriyet’le devam eden süreçteki değişimini ele almıştır. Roman karakterlerini gerçekçi bir anlayışla ...... Ahmet Hamdi Tanpınar Ahmet Hamdi Tanpınar Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği Hakkında Kısaca Özet Bilgi 1901-1962 İstanbul’da doğdu. Babası memur olduğu için sık sık şehir değiştirerek öğrenimini farklı yerlerde sürdürdü. İstanbul’da başlayan öğrenim hayatı Sinop, Siirt ortaokul, Vefa, Kerkük, Antalya’da lise devam etti. 1918’de İstanbul’a gelip önce Baytar Mektebine, sonra da 1919’da İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesine girdi. Bu okulu bitirdikten sonra yurdun çeşitli yerlerinde edebiyat, Güzel Sanatlar Akademisinde sanat tarihi öğretmenliği yaptı. 1939’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı Kürsüsünde profesör oldu. Avrupa’nın çeşitli ...... CEYHUN ATUF KANSU Şair, yazar. İstanbul'da doğdu. Nâfi Atuf Kansu'nun oğlu­dur. İlköğrenimini Ankara Necatibey llkokulu'nda, ortaöğre­nimini Ankara Gazi Lisesi'nde 1938, yükseköğrenimini de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1944 gördü. Çocuk hastalıklan ihtisasından sonra Turhal ve Etimesgut Şeker Fabrikaları hastanelerinde doktorluk, Türkiye Şeker Fabri­kaları sağlık müfettişliği yaptı. Cumhuriyet dönemi şâir ve hikâye, makale ve deneme ya­zarlarındandır. Şiire 1937 yılında başladı. Gençlik, Yücel, Ül­kü ve Millet dergilerinde halk şiiri geleneğine uygun manzu­meleri çıktı 1938-1945. Daha sonra yeni şiiri benimseyip Anadolu köylü ve kasabalısının hayatını, sevinç ve ...... HALİKARNAS BALIKÇISI Hikaye ve roman yazarı. Girit'te doğdu. Şakir Paşa'nın oğludur. Mahalle Mektebi ile Robert Kolej'de okudu. Oxford Ünlversitesi'nde İngiltere Yeni Çağ tarihi öğrenimi gördü 1904-1908. Yurda dönüşünde Diken, İnci, Resimli Hafta, Resimli Ay dergilerinde yazılar yazdı. Bir hikayesin­de suç unsuru görülerek İstiklâl Mahkemesi tarafından Bodrum'da kalebentliğe mahkum edildi. Cezası bitince ay­nı kasabaya yerleşti. 1947'de İzmir'e taşınıp gazetecilik ve turist rehberliği yaptı. İzmir'de öldü, Bodrum'a gömüldü. Deniz hikayeleri İle tanındı. Halikarnas Balıkçısı, Aralarında yaşadığı balıkçıla­rın ve süngercilerin hayatını, denize olan aşkını şairane tas­virlerle ...... FATMA ALİYE HANIM 1862-1936 Romancı, yazar. İstanbul'da doğdu. Ahmed Cevdet Paşa'nın kızıdır. Özel öğrenim görerek Arapça ve Fransızca öğ­rendi. Ahmed Midhat Efendi'nin tavsiyesi ile edebiyata yö­neldi. İstanbul'da öldü. Feriköy Mezarlığı'nda yatmaktadır. XIX'uncu yüzyıl yazarlarındandır. İlk kadın romancımızdır. Şöhreti Avrupa ve Amerika'ya da gitmiştir. Romanları kadar, tercümeleri ve makaleleri ile de tanınır. Romanları 1. Hayâl ve Hakikat 1891, 2. Muhâdarât En önemli romanıdır, 1891-1892, 3. Re'fet 1897, 4. Ûdî 1899, 5. Enin 1912. Diğer eserleri 1. Nisvân-ı Âlem Tefrika edil­di, 1891, 2. Taaddüd-i Zevcât 1898, 3. Levâyik-İ Hayat 1900, 4. ...... MEHMET ÇINARLI Şâir ve yazar. Konya'nın Ermenek ilçesinde doğdu. İlköğ­renimini doğduğu şehirde, ortaöğrenimini Antalya'da, yük­seköğrenimini de Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yaptı 1948. Maliye Bakanlığı'nda çeşitli görevler yaptıktan sonra Tetkik Kurulu üyesi oldu. TBMM tarafından Sayıştay üyeliğine tâyin edildi 1967. Günümüz sanatçılarındandır. Lise öğrencisi iken şiiryaz-maya başladı. Şiirlerini önce Antalya Gazetesi, Yedigün ve Yarımay dergilerinde, sonra Çınaraltı ve Doğu'da, daha son­ra da arkadaşlarıyla birlikte kurdukları Hisar dergisinde Çınarlı, Türk Yurdu, Çağrı, İlgaz ve Töre dergilerinde de yazmıştır. Hem aruz hem de hece ile ...... AMİL ÇELEBİOĞLU Edebiyat tarihçi yazar. Karaman'da doğdu. Rıza Çelebioglu'nun oğludur. Karaman Mevlevîhânesİ son şeyhi Ebû-bekir Çelebi = Zükür Çelebinin torunudur, ilk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebi­yat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı, Sanat Tarihi bölümleri­ni bitirdi 1961. Konya Lisesi 1965-1966 ile Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü'nde 1965-1966 Öğretmenlik ve idarecilik; İstanbul Edebiyat Fakültesi İle Erzurum Atatürk Üniversite­si Islâmî İlimler Fakültesi'nde asistanlık yaptı 1966-1977. 1971'de doktor, 1977'de doçent ye 1982"de profesör oldu. Doçentliği sırasında Hacettepe Üniversitesi, Sosyal ve İda­rî Bilimler Fakültesi'nde ......

milli mücadele ile ilgili şiirler ve yazarları