nazım hikmet içimde kızıl bir gül gibi

Ben sensiz yaşayamam diyenlerden değilim. "Sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım. İnsan, ya hayrandır sana, ya düşman. Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun, ya bir dakika bile çıkmazsın akıldan. Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir! Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak. Serçe gibisin kardeşim. Birşairin şiirleriyle bir insanın hayatının nasıl örtüşebileceğini, yani şairin nasıl gerçek şeyler yazdığını okudum. Kulin'in yazdıklarının arasına serpiştirdiği Nazım şiirleri sayesinde bir an olsun kopamadım kitaptan. Mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim kitapların başında geliyor İçimde Kızıl Bir Gül Gibi. Nazım Hikmet Ran'ın en etkili 5 sözü; 1. Gitmek sadece bir eylemdir. Unutmak ise kocaman bir eylemdir. 2. Yitirdim kendimi kendi içimde. 3. Yalnızlık insanlara çok şey öğretmiştir. Ama sen gitme cahil kalayım. (Dünyayı çocuklara verelim. Kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi. Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar) “Children will get the world from our hands. They’ll plant immortal trees.” (Çocuklar dünyayı alacak elimizden. Ölümsüz ağaçlar dikecekler.) “The great humanity has hope. You can’t live Hangi Nazım Hikmet Şiirinde Kendini Bulursun? Favorilerinize Ekleyin. Sen mavi gözlü bir dev, sen güler yüzlü şair, sen şiiri, kalemi kuvvetli, yüreği kocaman bir aşık! Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Site De Rencontre Seropositif Au Cameroun. Türk Edebiyatı’nın en önemli şairlerinden Nazım Hikmet’in 15 Ocak 1902 – 3 Haziran 1963 en sevilen aşk şiirlerini derledik. Nazım Hikmet’e Aşklarıyla İlham Vermiş 12 Özel Kadın Nazım Hikmet’in 25 Unutulmaz Şiirinden Enfes Alıntılar Nazım Hikmet’ten 6 Özel İnsana 6 Özel Şiir Nazım Hikmet’ten Piraye’ye Aşk Dolu 20 Mektup 1. Aşk Mönüsü Edward Cucuel, Woman Reclining By A Lake Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin sen ülkemin yaz geceleri gibisin saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında beni unutma ah! saklı gülüm sen hem zor hem güzelsin şiirlerimin ılıklığında açılmalısın sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi sen memleketim kadar güzelsin ve güzel kal 2. Benerci Kendini Niçin Öldürdü? Birinci Kısım – Birinci Bab Edward Cucuel, Autumn Sun Bir Genç Adama… Hakim Heraklit’e… Yıldızlara ve Aşka Dairdir… Kadın yakaladı genç adamı elinden. Genç adam yakaladı kadını belinden. Bir yumrukta kırdı camı. Oturdular pencerenin içine. Sarktı ayakları gecenin içine… Işıklı bir deniz dibi gibi başlarında, sağda, solda gece yanıyor. Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor.. Sallanıyor ayakları sallanıyor ayakları… ……….. DUDAKLARI …… Sevmek mükemmel iş delikanlım. Sev bakalım… Mademki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana, seeeeev sevebildiğin kadar… 3. Bir Acayip Duygu Edward Cucuel, At The Lake Mürdüm eriği çiçek açmıştır. — ilkönce zerdali çiçek açar mürdüm en sonra — Sevgilim, çimenin üzerine diz üstü oturalım karşı-be-karşı. Hava lezzetli ve aydınlık — fakat iyice ısınmadı daha — çağlanın kabuğu yemyeşil tüylüdür henüz yumuşacık… Bahtiyarız yaşayabildiğimiz için. Herhalde çoktan öldürülmüştük sen Londra’da olsaydın ben Tobruk’ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut… Sevgilim, ellerini koy dizlerine — bileklerin kalın ve beyaz — sol avucunu çevir gün ışığı avucunun içindedir kayısı gibi… 4. Bir Ayrılış Hikayesi Edward Cucuel, Sunny Spring Morning Erkek kadına dedi ki – Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya… Erkek kadına dedi ki – Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beşyüz yüzde hudutsuz kere yüz… Kadın erkeğe dedi ki – Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana… Ve artık biliyorum Toprağın Yüzü güneşli bir ana gibi En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini… Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak… Sen yürümelisin, beni bırakarak… Kadın sustu. SARILDILAR Bir kitap düştü yere… Kapandı bir pencere… AYRILDILAR.. 5. Sebastian Bach’ın 1 Numaralı Do Minör Konçertosu Edward Cucuel, Autumn Magic Sessiz gözyaşın ve gülümsemen gülüm, hıçkırıkların ve kahkahan gülüm. pırıl pırıl beyaz dişli kahkahanın tekrarı. Güz sabahı üzüm bağında sıra sıra, büklüm büklüm kütüklerin tekrarı kütüklerde salkımların salkımlarda tanelerin tanelerde aydınlığın, aydınlıkta yüreğimin. 6. Gözlerin Edward Cucuel, Evening By The Lake Gözlerin gözlerin gözlerin, gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün sevinçli bahtiyar alabildiğine akıllı ve mükemmel dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın. 7. Gözlerine Bakarken Edward Cucuel, On The Ridge Gözlerine bakarken güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma, bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum… Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum, durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin 8. Seviyorum Seni Edward Cucuel, Sommer Traumerei Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan birşeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok şükür der gibi. 10. Güneşte Edward Cucuel, In the Sun Güneşte denizin sonunda mavi bir duman gibi gözümde tütüyorsun. Yeşil bir erik dalı yüreğim sen altın tüylü bir yemiş sallanıyorsun. Fakat ben seni böyle bir yemiş ve bir duman gibi görmenin yerine sahiden görmek istiyorum çıplak ayaklarını sahiden dokunmak istiyorum uzun parmaklı ellerine!.. 11. Henüz Vakit Varken Gülüm Edward Cucuel, On The Dock Henüz vakit varken, gülüm Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri Volter rıhtımında dayayıp seni duvara öpmeliyim ağzından sonra dönüp yüzümüzü Notrdam’a çiçeğini seyretmeliyiz onun, birden bana sarılmalısın, gülüm, korkudan, hayretten, sevinçten ve de sessiz sessiz ağlamalısın, yıldızlar da çiselemeli, incecikten bir yağmurla karışarak. Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz söğütlerin altından, gülüm, ıslak salkım söğütlerin. Paris’in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana, en güzel, en yalansız, sonra da ıslıkla bir şey çalarak gebermeliyim bahtiyarlıktan ve insanlara inanmalıyız. Yukarda taştan evler, girintisiz, çıkıntısız, birbirine bitişik ve duvarları ayışığından ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor ve karşı yakada Luvur aydınlanmış ışıklarla aydınlanmış bizim için billur sarayımız… 12. İsimsiz Şiirleri Edward Cucuel, Breakfast Seni düşünmek güzel şey ümitli şey dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey. Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum… ————— Hasretini, yokluğunu, sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde, gitgide çoğalarak gitgide derinden işleyerek öyle dayanılmaz oldu ki bu seni boğabilirdim senden kurtulmak için çünkü seni o kadar seviyorum. 13. Kar Kesti Yolu Edward Cucuel, Girl With Fur Coat Kar kesti yolu sen yoktun oturdum karşına dizüstü seyrettim yüzünü gözlerim kapalı Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor sen yoktun karşında duvara dayanmıştım konuştum, konuştum, konuştum ağzımı açmadım Sen yoktun ellerimle dokundum sana ellerim yüzümdeydi 14. Mavi Gözlü Dev Edward Cucuel, Sleepy O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliiii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz bahçesinde ebruliiii hanımeli açan ev.. 15. Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni Edward Cucuel, Young Girl With A Parasol Ne güzel şey hatırlamak seni ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken… Ne güzel şey hatırlamak seni bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının… İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti… Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık… Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair, hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya… Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım… Ne güzel şey hatırlamak seni ölüm ve zafer haberleri içinde, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken… 16. Piraye’ye Yazılmış Şiirler Edward Cucuel, East Wind 24 Eylül 1945 En güzel deniz henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk henüz büyümedi. En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz henüz söylememiş olduğum sözdür… 25 Eylül 1945 Saat 21. Meydan yerinde kampana vurdu, nerdeyse koğuşların kapıları kapanır. Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz 8 yıl… Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim, yaşamak seni sevmek gibi ciddi bir iştir… 1 Ekim 1945 Dağın üstünde akşam güneşiyle yüklü olan bir bulut var dağın üstünde. Bugün de sensiz, yani yarı yarıya dünyasız geçti bugün de. Birazdan açar kırmızı kırmızı gecesefaları birazdan açar kırmızı kırmızı. Taşır havamızda sessiz, cesur kanatlar vatandan ayrılığa benzeyen ayrılığımızı… 6 Ekim 1945 Bulutlar geçiyor, haberlerle yüklü, ağır. Buruşuyor hala gelmeyen mektup avucumda. Yürek kirpiklerin ucunda uzayıp giden toprak uğurlanır. Benim bağırasım gelir Piraye, Piraye!.. diye… 27 Ekim 1945 Bir elmanın yarısı biz yarısı bu koskoca dünya. Bir elmanın yarısı biz yarısı insanlarımız. Bir elmanın yarısı sen yarısı ben ikimiz… 5 Kasım 1945 Çiçekli badem ağaçlarını unut. Değmez, bu bahiste geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı. Islak saçlarını güneşte kurut olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın nemli, ağır kızıltılar… Sevgilim, sevgilim, mevsim sonbahar… 17. Ruhum Edward Cucuel, Quiet Hour Ruhum gözlerini yumuşacık yum kucağımdaymışsın gibi bırak kendini ninni, uykunda unutma beni ninni… Gözlerini yumuşacık yum yeşil ela gözlerini ninni ruhum ninni Sen yukarda yemişli dalların içindesin, yeşil gözlerin güneş dolu, dudakların bala bulanmış ben ağacın dibindeyim, bir ayağım çukurda… Ben senden çok önce gideceğim, sen bensiz kalacaksın ihtiyarlığında… 18. Sevgilim Edward Cucuel, Fragrant Summer Sevgilim yalan söylersem sana Kopsun ve mahrum kalsın dilim Seni seviyorum demek bahtiyarlığından Sevgilim yalan yazarsam sana Kurusun ve mahrum kalsın elim Okşayabilmek saadetinden seni Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar Ve göremesinler seni bir daha 19. Şehir, Akşam Ve Sen Edward Cucuel, Girl In A Boat Koynumda çırılçıplaksınız Şehir, akşam ve sen Aydınlığınız yüzüme vuruyor Bir de saçlarınızın kokusu. Bu çarpan yürek kimin Sesleri soluklarımızın üstünde küt küt atan Senin mi şehrin mi akşamın mı yoksa benimkisi mi? Akşam nerde bitiyor nerde başlıyor şehir Şehir nerde bitiyor sen nerde başlıyorsun Ben nerde bitip nerde başlıyorum? 20. Vera’nın Resmi Edward Cucuel, Quiet Waters Kimseler yapamaz senin resmini Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler Bizden en uzak gezegenin kederi Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerin de Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır 21. Vera’nın Uykudan Uyanışı Edward Cucuel, The Novel uyandın gülüm iskemleler uyandı köşeden köşeye koşuştular masa da öyle doğrulup oturdu kilim nakışları açıldı katmer katmer ayna seher vakti gölü gibi uyandı açtı kocaman mavi gözlerini pencereler uyandı balkon toparladı bacaklarını boşluktan tüttü karşı damda bacalar kaldırımlar akasyalar ötüştü bulut uyandı attı göğsündeki yıldızı odamıza evin içinde dışında uyandı aydınlık doldu saçlarına senin dolandı çıplak beline ak ayaklarına senin 22. Yumdum Gözlerimi Edward Cucuel, Lady At The Lake Yumdum gözlerimi Karanlıkta sen varsın Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar Şimdi orda herşey seninle başlıyor Şimdi orda hiçbir şey yok senden önceme ait Ve sana ait olmayan 23. Sen Edward Cucuel, Wood Nymph Sen esirliğim ve hürriyetimsin, Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, Sen memleketimsin. Sen ela gözlerinde yeşil hareler, Sen büyük, güzel ve muzaffer, Ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin. 24. Vera İçin Edward Cucuel, Yellow Parasol Bir ağaç var içimde fidesini getirmişim güneşten. Salınır yaprakları ateş balıkları gibi yemişleri kuşlar gibi ötüşür. Yolcular füzelerden çoktan indi içimdeki yıldıza. Düşümde işittiğim dille konuşuyorlar, komuta, böbürlenme, yalvarıp yakarma yok. İçimde ak bir yol var. Karıncalar buğday taneleriyle bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir geçer ama yasak, geçemez cenaze arabası İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman. Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş, çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil Anasayfa Çok Satan Kitaplar Yayınevleri Kategoriler Yazarlar İndirim Reyonu Arapça Kitaplarda %80e Varan İndirimler Anasayfa > Edebiyat > Deneme Açıklama Gri kanatlı kuşlar, çığlık çığlığa martılar, beyaz köpüklere değerek geçip gidiyorlardı, tuzlu denize kanat vura vura. Minareleri kurşunkalemler gibi gökyüzüne uzanan camilerin avlularında itişip kakışıyordu. Darıya üşüşen ak güvercinler. Kulaklarımda bir ses Gözlerimin önünde tahtaları eskimiş panjurlarıyla cumbalı evler, yaşlı çınarlar ve bir ceviz ağacı. Koparmış ipini eski kayıklar gibi yüzer kışın sabaha karşı rüzgarda tahta cumbalar ve bir sac mangalın küllerinde uyanır uykudan büyük İstanbulum. İstanbulda uyanmak istiyordum. İstanbulla beraber uyanmak istiyordum ben de Nazım gibi. Benim bulunduğum şehirde tepe yoktu. Mavi bir deniz yoktu. Rast peşrevi yoktu havada, Boğaziçi suları gibi akan Bana doğduğum şehri çağrıştıran hiçbir şey yoktu Londrada. Sadece Nazımın dizeleri vardı elimde, beni şehrime uçuran. İçimde Kıızl Bir Gül Gibi, usta bir yazarın ustası saydığı bir yazara ödediği gönül borcu. Edebiyatının ve yaşamın sürekliliğine ilişkin zarif bir metin %20 39,00TL 31,20TL Kazancınız 7,80TL Ortalama Temin süresi 6 gündür. Kitap Ayrıntıları 9789752892590 14578 İçimde Kızıl Bir Gül Gibi Everest Yayınları Gri kanatlı kuşlar, çığlık çığlığa martılar, beyaz köpüklere değerek geçip gidiyorlardı, tuzlu denize kanat vura vura. Minareleri kurşunkalemler gibi gökyüzüne uzanan camilerin avlularında itişip kakışıyordu. Darıya üşüşen ak güvercinler. Kulaklarımda bir ses Gözlerimin önünde tahtaları eskimiş panjurlarıyla cumbalı evler, yaşlı çınarlar ve bir ceviz ağacı. Koparmış ipini eski kayıklar gibi yüzer kışın sabaha karşı rüzgarda tahta cumbalar ve bir sac mangalın küllerinde uyanır uykudan büyük İstanbulum. İstanbulda uyanmak istiyordum. İstanbulla beraber uyanmak istiyordum ben de Nazım gibi. Benim bulunduğum şehirde tepe yoktu. Mavi bir deniz yoktu. Rast peşrevi yoktu havada, Boğaziçi suları gibi akan Bana doğduğum şehri çağrıştıran hiçbir şey yoktu Londrada. Sadece Nazımın dizeleri vardı elimde, beni şehrime uçuran. İçimde Kıızl Bir Gül Gibi, usta bir yazarın ustası saydığı bir yazara ödediği gönül borcu. Edebiyatının ve yaşamın sürekliliğine ilişkin zarif bir metin Taksit Seçenekleri Yorumlar Taksit Seçenekleri Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam Yorumlar %20 %20 %20 %20 14,90TL 11,92TL Stokta yok %20 14,90TL 11,92TL Stokta yok %20 %20 %20 11,57TL 9,26TL Stokta yok %20 %20 %20 Yeni %20 %20 %20 %15 %20 %20 %20 %20 %15 Bir günde bitirdiğim kitaplar listesine zirveden giren kitap oldu. Ayşe Kulin'in gençlik günlerinde Nazım Hikmet'le tanıştığı zamanlardan başlayan kitap, Nazım'ın Kulin'in hayatına dokunuşlarıyla devam ediyor. Kitapta yer yer duygulandım, yer yer gülümsedim; kimi zaman anneliği, kimi zaman evlatlığı, kimi zaman eş olmayı okudum. Bir şairin şiirleriyle bir insanın hayatının nasıl örtüşebileceğini, yani şairin nasıl gerçek şeyler yazdığını okudum. Kulin'in yazdıklarının arasına serpiştirdiği Nazım şiirleri sayesinde bir an olsun kopamadım kitaptan. Mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim kitapların başında geliyor İçimde Kızıl Bir Gül Gibi. Kitap 118 sayfa ve 9 TL'den satışta şu an. Yazar Ayşe Kulin İsbn 9752892590 Yayın Tarihi 2006 Dil Türkçe Sayfa Sayısı 116 Ölçü 13,5 x 19,5 cm Yayınevi Everest yayınları Şiire olan sevgimi ortaokuldaki Türkçe hocam Halis Ergeneli tetiklemiş olabilir. Edebiyatın penceresini bana aralayan ya da kapılarını ardına kadar açan pek çok yazar ve şair adı da sıralayabilirim bir solukta. Ama şiire tutkuyla bağlanmamın ve yaşadığım şehirden başlayarak tüm şehirlere şiir gözüyle bakmamın, sevgide, aşkta, doğada, müzikte, resimde hatta öfkede, kavgada, savaşta ve ölümde bile şiiri aramamın nedeni, O'dur. O, hayatıma ben on dört yaşındayken girdi, bir yaz akşamı. Bir daha hiç çıkmadı. Onun peşinden koşadururken, daha başka şiirler, geniş sevdalar için açıldı nefesim, fikrim… Yoğun duygulara kapıldığımda, aşklara, umutsuzluklara ve gurbete düştüğümde Nazım, şiiriyle hep el uzattı bana. Onun şiirlerine tutundum, asıldım, yukarı çektim kendimi. Sevincimi, coşkumu, özlemlerimi de onun mısralarıyla paylaştım. Kızgınken Nazım okudum, âşıkken Nazım okudum, üzgünken Nazım okudum. Kendimi tepeden tırnağa milli hislerle donanmış hissettiğim anlar Kurtuluş Savaşı Destanı'nı okuduğum zamanlardı. Hümanist duyguların zirvesine tırmandığımda onun şiirleri vardı elimde; Anadolu insanıyla, Antepliyle, Karadenizliyle, Rumeliliyle özdeşleştiğimde hep gözlerimde onun gözlükleri... Nazım'ın şiirlerinde insana dair ne aradıysam buldum. Şiirine, tarifsiz bir samimiyetle sinmişti her şeyi ve herkesi kucaklayan, sarmalayan sevecenliği, yüreğinden fışkıran insan sevgisi, vatan sevgisi, doğa sevgisi, hele de İstanbul sevgisi ve hasreti. Şehrimin tüm renkleri özleme batırılmış fırçalarla boyanmış gibidir, İstanbul, mahzundur onun şiirinde. Bu kitapta yazılanlar ne bilimsel bir çalışmanın ürünü ne de Nazım Hikmet'in şiirlerinin bir eleştirisidir. Burada yazılanlar, ömrü boyunca en yoğun duygularına Nazım'ın mısralarını katarak yaşamış bir kadının, kendine çok şey vermiş bu şaire o şaire adanmış 2002 yılında şükran dolu bir selam göndermesidir, onu, okurlarıyla paylaşma arzusudur, hepsi bu... Güncelleme Tarihi Ocak 15, 2022 1310Oluşturulma Tarihi Ocak 15, 2022 1301Kaleme aldığı şiirler ile Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Nazım Hikmet Ran, dostluğa, hayata dair önemli sözleri ve eserleriyle biliniyor. Hayatının bir bölümünde şiirlerin yanı sıra roman, oyun ve anı yazarlığı da yapan usta şair Nazım Hikmet’in en güzel resimli, kısa, uzun, anlamlı ve doğum günü için meşhur sözleri, dostluk mesajları ile haberimizde…1/21Türk edebiyatı çatısı altında yetiştirilen en büyük şairlerden biri olan Nazım Hikmet, ilk şiirlerini hece ölçüsü kuralları içinde yazdı. Yazdıkları le kısa zamanda diğer şairlere fark attı. Hece ölçüsü ile yetinmeyerek şiirleri için başka formlar bulma arayışına girdi. Sovyet Rusya’da kaldığı yıllar sırasında şiirlerinde bulmaya çalıştığı yeni ve farklı formlara ulaştı. Bu sebeple hem içerik hem de biçim yönünden dönemin şairlerinden farklı bir yol izledi. Şiirlerinde uzun yıllar benimsediği hece ölçüsünden vazgeçerek serbest ölçüde yazmaya başladı. Yine o dönem Sovyet şairlerinden esinlenerek şiirlerine farklı bir boyut kazandırdı. Yazdıkları Fikret Kızılok, Cem Karaca, Fuat Saka, Grup Yorum, Ezginin Günlüğü, Zülfü Livaneli gibi usta sanatçılar tarafından seslendirildi. Buna ek olarak birçok eseri de Yeni Türk’ün eski üyelerinden Selim Atakan tarafından dünyasına farklı bir soluk getiren Nazım Hikmet Ran, bıraktığı anlamlı sözlerle hep hayatımızda oldu. İşte, en güzel resimli, kısa, uzun, anlamlı ve yıldönümü için meşhur Nazım Hikmet sözleri…3/21Gitmek sadece bir eylemdir. Unutmak ise kocaman bir arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?5/21Yitirdim kendimi kendi içimde...6/21Bence sen de şimdi herkes gibisin…7/21Evet. Belki umudum kalmadı geleceğimden; ama asla pişman değilim geçmişimden...8/21 İşin en aşağılık tarafı şu ki yavrum, galiba yalnızlığa alemdesin yaşama sevincim benim…10/21İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde...11/21Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de başka severdik. O yüzden başka sevemedik...13/21Ne demir ne tahta,Ne tül perde hürriyeti seçmene lüzum yok, hürriyet hazin şey yıldızlar mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...16/21Bir tanem… Işığım, ekmeğim ve buğdayım. Yani her şeyim…17/21Kimselere anlatamadım. Kendime bile, ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni...18/21Yalnızlık insanlara çok şey öğretmiştir. Ama sen gitme cahil için yürek’Sürdürmek için emek’ ne boğazda, Ne mum ışığında yemek de pahalı bir pırlanta bir lokmada iki mutlu insan demek…20/21Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…21/21Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!

nazım hikmet içimde kızıl bir gül gibi