müminun 97 98 türkçe okunuşu

Kötülük yapmasından korkulan bir kişinin yanına girmeden önce Müminun suresinin 93-94 ayetleri okunursa, o korktuğundan emin olur. Belalardan emin olmak ve şeytandan korunmak için Müminun suresinin 97-98. ayetlerini okumak lazımdır. DUA Ayetleri. İsrâ Suresi – 80. Ayet. Türkçe Okunuşu: Rabbi edhılnî müdhale sıdgın ve ehricnî mührace sıdgın vec’al lî min ledünke sultanen nasira (Bazı Arapça harflerin Türkçe’de karşılığı olmadığını hatırlatmak ister ve. İsrâ Suresi – 80. Ayet. Meryem Suresi – 4. Ayet. Türkçe Okunuşu: Rabbi inni Veonların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim." (Müminun Suresi, 97-98) Peygamberimiz (sav)'e, dualarında Allah'tan bağışlanma dilemesi ve Rabbimizin merhametini zikretmesi şöyle emredilmiştir: Ve de ki: "Rabbim bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." (Müminun Suresi, 118) Tahrîm suresi okunuşu Arapça Türkçe okunuşu Tahrîm suresi anlamı meali Tahrîm suresi tefsiri Sûre, adını Hz. Peygamber’in, helâlolan bir şeyi kendisine haram kıldığından söz eden ve “Tahrîm Âyeti” diye adlandırılan birinci âyetten almıştır. Sizdeğerli öğrencilerimiz için “ 2021 – 2022 Ders ve Çalışma Kitabı Cevapları ” hazırladık. En kaliteli ve en doğru cevapların hazırlandığı ve öğrencilerin beğenesine sunulduğu sitemizdeki bu yayınımızda en kapsamlı kitap cevaplarına ulaşabileceksiniz. Site De Rencontre Seropositif Au Cameroun. kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O’ âyetleri hakkında inkâr edenlerden başkası tartışmaya girişmez. Onların şehirlerde gezip dolaşmaları seni önce Nûh’un kavmi ve onlardan sonra gelen topluluklar da yalanlamıştı. Her ümmet kendi peygamberini yakalayıp cezalandırmaya azmetmişti. Hakkı yok etmek için batıl şeyler ileri sürerek tartışmışlardı. Bu yüzden onları kıskıvrak yakaladım. Benim cezalandırmam nasılmış, gördüler! Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehennemliklerdir” sözü gerçekleşmiş taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar melekler Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için şöyle diyerek bağışlanma dilerler “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru.”8.“Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”9.“Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük edenler var ya, muhakkak onlara “Allah’ın size gazabı, sizin kendinize olan gazabınızdan daha büyüktür. Çünkü siz imana çağırılırdınız da inkâr ederdiniz” diye da şöyle derler “Ey Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin. Günahlarımızı kabulleniyoruz. Şimdi bu ateşten bir çıkış yolu var mı?”12.“Bu, sizin tevhid çerçevesinde Allah’a çağrıldığında inkâr etmeniz, O’na ortak koşulduğunda ise inanmanız sebebiyledir. Artık hüküm yüce ve büyük Allah’a aittir.” size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rızık indirendir. Ancak O’na yönelen, düşünüp ibret hâlde, kâfirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah’a has kılarak O’na ibadet dereceleri hakkıyla yükseltendir, Arş’ın sahibidir. Buluşma günü hakkında insanları uyarmak için, irâdesiyle ilgili vahyi kullarından dilediğine, kendi gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. Bugün mülk hükümranlık kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, sanki gırtlaklara dayanmıştır. Zalimlerin ne sıcak bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini hak ve adâletle hükmeder. Allah’tan başka taptıkları ise hiçbir hükümde bulunamazlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse sebebi şu idi Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getiriyorlardı da onlar inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Allah da onları yakalayıverdi. Şüphesiz O, güçlüdür, cezası da çok ki biz Mûsâ’yı mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun’a, Hâmân’a ve Kârûn’agönderdik. Onlar ise; “Bu çok yalancı bir sihirbazdır” onlara tarafımızdan gerçeği getirince, “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa dedi ki “Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim. Faydası olacaksa Rabbini yardıma çağırsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.” da, “Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” ailesinden, imanını gizlemekte olan mü’min bir adam şöyle dedi “Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez.”29.“Ey kavmim! Bugün yeryüzüne hâkim kimseler olarak iktidar ve saltanat sizindir. Ama başımıza geldiğinde bizi, Allah’ın azabından kim kurtarır?” Firavun, “Ben size ancak kendi görüşümü bildiriyorum ve sizi ancak doğru yola götürüyorum” etmiş olan adam dedi ki “Ey kavmim! Şüphesiz ben, Nûh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi ve onlardan sonra gelen toplulukların başına gelen olayların sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum. Allah, kullarına asla zulmetmek istemez.”32,33.“Ey kavmim! Gerçekten sizin için, o bağrışıp çağrışma gününden, arkanıza dönüp kaçmaya çalışacağınız günden korkuyorum. O gün sizi, Allah’ın azabından kurtaracak kimse yoktur. Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek de yoktur.” daha önce Yûsuf da size apaçık deliller getirmişti de, onun size getirdikleri hakkında şüphe edip durmuştunuz. Daha sonra o ölünce de, “Allah, ondan sonra aslâ peygamber göndermez” demiştiniz. İşte Allah, aşırı giden şüpheci kimseleri böyle kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle dedi ki “Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ’nın ilâhını görürüm! Çünkü ben, onun yalancı olduğuna inanıyorum.” Böylece Firavun’a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı. Firavun’un tuzağı, tamamen sonuçsuz inanan kimse dedi ki “Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola ileteyim.”39.“Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak geçici bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir.”40.“Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.”41.“Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.”42.“Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi mutlak güç sahibine, çok bağışlayana Allah’a çağırıyorum.”43.“Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”44.“Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.” onu, onların hilelerinin kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini, azâbın en kötüsü bir ateş ki, onlar sabah-akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” taslayanlar ise şöyle derler “Biz hepimiz ateşin içindeyiz. Şüphesiz Allah, kullar arasında böyle hüküm vermiştir.” olanlar cehennem bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün bizden azabı hafifletsin” bekçileri derler ki “Size peygamberleriniz açık mucizeler getirmemiş miydi?” Onlar, “Evet, getirmişti” derler. Bekçiler, “Öyleyse kendiniz yalvarın” derler. Şüphesiz kâfirlerin duası ki, peygamberlerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım gün zalimlere, mazeretleri fayda vermez. Lânet de onlaradır, kötü yurt da biz Mûsâ’ya hidayet verdik. İsrailoğulları’na da, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olarak o kitabı Tevrat’ı miras Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tespih âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna şöyle dedi “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.” içinde rahat edesiniz diye geceyi ve her şeyi gösterici aydınlık olarak da gündüzü yaratandır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Durum bu iken nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? âyetlerini inkâr etmekte olanlar, işte böyle yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir! diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek samimi olarak O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine ki “Rabbimden bana apaçık deliller gelince, Allah’ı bırakıp da taptıklarınıza tapmam bana yasaklandı ve bana, âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.” sizi önce topraktan, sonra az bir sudan meniden, sonra “alaka”dan yaratan, sonra sizi ana rahminden çocuk olarak çıkaran, sonra olgunluk çağına ulaşmanız, sonra da ihtiyarlamanız için sizi yaşatandır. İçinizden önceden ölenler de vardır. Allah bunları, belli bir zamana erişmeniz ve düşünüp akıl erdirmeniz için yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da âyetleri hakkında tartışanları görmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? kitabı Kur’an’ı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu hâlde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “Yüzüstü bırakıp bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz, taptıklarımız bir hiçmiş” derler. İşte Allah, inkârcıları böyle sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanızdan ve böbürlenmenizden “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” denir. sabret! Şüphesiz Allah’ın verdiği söz gerçektir. Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de ya da göstermeden önce seni vefât ettirsek de, sonunda onlar bize senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var. Hiçbir peygamber, Allah’ın izni olmadan bir mûcize getiremez. Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları sizin için daha birçok faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasınız diye onları yaratmıştır. Onlarla ve gemilerle size âyetlerini gösteriyor. Allah’ın hangi âyetlerini inkâr edersiniz? yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha çok, daha güçlü ve onların yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazanmakta oldukları şeyler onlara bir fayda onlara apaçık deliller getirince, sahip oldukları bilgi ile şımardılar ve onları alaya aldılar. Sonunda alaya almakta oldukları şey kendilerini gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana SURESİ FAZİLETİ ve SIRLARIHadîs-i şerîflerde buyuruldu ki“Herşeyin bir özü vardır. Kur'ânın özü ise, "Hâ mîm"lerdir.”“Her kim Âyet-el kürsî ve Mü'min sûresini okursa, o gün içerisinde bütün fenâlıklardan muhâfaza olunur.” Müminun Suresi – 341. Sayfa – 18. Cüzün 1. Hizbi Müminun Suresi – 342. Sayfa – 18. Cüzün 1. Hizbi Müminun Suresi – 343. Sayfa – 18. Cüzün 1. Hizbi Müminun Suresi – 344. Sayfa – 18. Cüzün 1. Hizbi Müminun Suresi – 345. Sayfa – 18. Cüzün 1. Hizbi Müminun Suresi – 346. Sayfa – 18. Cüzün 2. Hizbi Müminun Suresi – 347. Sayfa – 18. Cüzün 2. Hizbi Müminun Suresi – 348. Sayfa – 18. Cüzün 2. Hizbi Müminun Suresi Arapça ve Türkçe Oku eflehal mu’minûnmu’minûne. hum fî salâtihim hâşiûnhâşiûne. hum anil lagvi mu’ridûnmu’ridûne. hum liz zekâti fâilûnfâilûne. hum li furûcihim hâfizûnhâfizûne. alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmînmelûmîne. menibtegâ verâe zâlike fe ulâike humul âdûnâdûne. hum li emânâtihim ve ahdihim râûnrâûne. hum alâ salavâtihim yuhâfızûnyuhâfızûne. humul vârisûnvârisûne. yerisûnel firdevsfirdevse, hum fîhâ hâlidûnhâlidûne. lekad halaknâl insâne min sulâletin min tîntînin. cealnâhu nutfeten fî karârin mekînmekînin. halaknân nutfete alakaten fe halaknâl alakate mudgaten fe halaknâl mudgate ızâmen fe kesevnâl izâme lahmen summe enşe’nâhu halkan âharâhara, fe tebârakallâhu ahsenul hâlikînhâlikîne. innekum ba’de zâlike le meyyitûnmeyyitûne. innekum yevmel kıyâmeti tub’asûntub’asûne. lekad halaknâ fevkakum seb’a tarâika ve mâ kunnâ anil halkı gâfilîngâfilîne. enzelnâ mines semâi mâen bi kaderin fe eskennâhu fîl ardı ve innâ alâ zehâbin bihî le kâdirûnkâdirûne. enşe’nâ lekum bihî cennâtin min nahîlin ve a’nâbin, lekum fîhâ fevâkihu kesîratun ve minhâ te’kulûnte’kulûne. şeceraten tahrucu min tûri seynâe tenbutu bid duhni ve sıbgın lil âkilînâkilîne. inne lekum fîl en’âmi le ibreten, nuskîkum mimmâ fî butûnihâ ve lekum fîhâ menâfiu kesîratun ve minhâ te’kulûnte’kulûne. aleyhâ ve alâl fulki tuhmelûntuhmelûne. lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî fe kâle yâ kavmi’budullâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu, e fe lâ tettekûntettekûne. kâlel meleullezîne keferû min kavmihî mâ hâzâ illâ beşerun mıslukum yurîdu en yetefaddale aleykum, ve lev şâallâhu le enzele melâiketen, mâ semi’nâ bi hâzâ fî âbâinel evvelînevvelîne. huve illâ raculun bihî cinnetun fe terabbasû bihî hattâ hînhînin. rabbinsurnî bimâ kezzebûni. evhaynâ ileyhi enısnaıl fulke bi a’yuninâ ve vahyinâ fe izâ câe emrunâ ve fâret tennûru fesluk fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu minhum, ve lâ tuhâtıbnî fîllezîne zalemû, innehum mugrakûnmugrakûne. izâsteveyte ente ve men meake alâl fulki fe kulil hamdu lillâhillezî neccânâ minel kavmiz zâlimînzâlimîne. kul rabbi enzilnî munzelen mubâraken ve ente hayrul munzilînmunzilîne. fî zâlike le âyâtin ve in kunnâ le mubtelînmubtelîne. enşe’nâ min ba’dihim karnen âharînâharîne. erselnâ fîhim resûlen minhum eni’budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu, e fe lâ tettekûntettekûne. kâlel meleu min kavmihillezîne keferû ve kezzebû bi likâil âhırati ve etrafnâhum fîl hayâtid dunyâ mâ hâzâ illâ beşerun mislukum ye’kulu mimmâ te’kulûne minhu yeşrabu mimmâ teşrabûnteşrabûne. le in ata’tum beşeren mislekum innekum izen le hâsirûnhâsirûne. yaıdukum ennekum izâ mittum ve kuntum turâben ve izâmen ennekum muhracûnmuhracûne. heyhâte limâ tûadûntûadûne. hiye illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsînmeb’ûsîne. huve illâ raculunifterâ alâllâhi keziben ve mâ nahnu lehu bi mu’minînmu’minîne. rabbinsurnî bimâ kezzebûni. ammâ kalîlin le yusbihunne nâdimînnâdimîne. ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnâhum gusâen, fe bu’den lil kavmiz zâlimînzâlimîne. enşe’nâ min ba’dihim kurûnen âharînâharîne. tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûnyeste’hırûne. erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîsehâdîse, fe bu’den li kavmin lâ yu’minûnyu’minûne. erselnâ mûsâ ve ehâhu hârûne bi âyâtinâ ve sultânin mubînmubînin. fir’avne ve meleihî festekberû ve kânû kavmen âlînâlîne. kâlû e nu’minu li beşereyni mislinâ ve kavmuhumâ lenâ âbidûnâbidûne. kezzebûhumâ fe kânû minel muhlekînmuhlekîne. lekad âteynâ mûsâl kitâbe leallehum yehtedûnyehtedûne. cealnâbne meryeme ve ummehû âyeten ve âveynâhumâ ilâ rabvetin zâti karârin ve maînmaînin. eyyuhâr rusulu kulû minet tayyibâti va’melû sâlihâsâlihan, innî bimâ ta’melûne alîmalîmun. inne hâzihî ummetukum ummeten vâhıdeten ve ene rabbukum fettekûni. tekattaû emrehum beynehum zuburâzuburan, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûnferihûne. zerhum fî gamratihim hattâ hînhînin. yahsebûne ennemâ numidduhum bihî min mâlin ve benînbenîne. lehum fîl hayrâthayrâti bel lâ yeş’urûnyeş’urûne. hum min haşyeti rabbihim muşfikûnmuşfikûne. hum bi âyâti rabbihim yu’minûnyu’minûne. hum bi rabbihim lâ yuşrikûnyuşrikûne. yu’tûne mâ âtev ve kulûbuhum veciletun ennehum ilâ rabbihim râciûnrâciûne. yusâriûne fîl hayrâti ve hum lehâ sâbikûnsâbikûne. lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve ledeynâ kitâbun yantıku bil hakkı ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne. kulûbuhum fî gamratin min hâzâ ve lehum a’mâlun min dûni zâlike hum lehâ âmilûnâmilûne. izâ ehaznâ mutrafîhim bil âzâbi izâ hum yec’erûnyec’erûne. tec’erûl yevme innekum minnâ lâ tunsarûntunsarûne. kânet âyâtî tutlâ aleykum fe kuntum alâ a’kâbikum tenkisûntenkisûne. bihî sâmiran tehcurûntehcurûne. fe lem yeddebberûl kavle em câehum mâ lem ye’ti âbâehumul evvelînevvelîne. lem ya’rifû resûlehum fe hum lehu munkirûnmunkirûne. yekûlûne bihî cinnetun, bel câehum bil hakkı ve ekseruhum lil hakkı kârihûnkârihûne. levittebeal hakku ehvâehum le fesedetis semâvâtu vel ardu ve men fî hinnhinne, bel eteynâhum bi zikrihim fe hum an zikrihim mu’ridûnmu’ridûne. tes’eluhum harcen fe haracu rabbike hayrun ve huve hayrur râzikînrâzikîne. inneke le ted’ûhum ilâ sırâtın mustakîmmustakîmin. innellezîne lâ yu’minûne bil âhırati anis sırâtı le nâkibûnnâkibûne. lev rahımnâhum ve keşefnâ mâ bihim min durrin le leccû fî tugyânihim ya’mehûnya’mehûne. lekad ehaznâhum bil azâbi fe mâstekânû li rabbihim ve mâ yetedarraûnyetedarraûne. izâ fetahnâ aleyhim bâben zâ azâbin şedîdin izâ hum fîhi mublisûnmublisûne. huvellezî enşee lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûnteşkurûne. huvellezî zereekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûntuhşerûne. huvellezî yuhyî ve yumîtu ve lehuhtilâful leyli ven nehârnehâri, e fe lâ ta’kılûnta’kılûne. kâlû misle mâ kâlel evvelûnevvelûne. e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûnmeb’ûsûne. vuıdnâ nahnu ve âbâunâ hâzâ min kablu in hâzâ illâ esâtîrul evvelînevvelîne. li menil ardu ve men fîhâ in kuntum ta’lemûnta’lemûne. yekûlûne lillâhlillâhi, kul e fe lâ tezekkerûntezekkerûne. men rabbus semâvâtis seb’ı ve rabbul arşil azîmazîmi. yekûlûne lillâhlillâhi, kul e fe lâ tettekûntettekûne. men bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve huve yucîru ve lâ yucâru aleyhi in kuntum ta’lemûnta’lemûne. yekûlûne lillâhlillâhi, kul fe ennâ tusharûntusharûne. eteynâhum bil hakkı ve innehum le kâzibûnkâzibûne. min veledin ve mâ kâne meahu min ilâhin izen le zehebe kullu ilâhin bimâ halaka ve le alâ ba’duhum alâ ba’dba’dın, subhânallâhi ammâ yasıfûnyasıfûne. gaybi veş şehâdeti fe teâlâ ammâ yuşrikûnyuşrikûne. rabbi immâ turiyennî mâ yûadûnyûadûne, fe lâ tec’alnî fîl kavmiz zâlimînzâlimîne. innâ alâ en nuriyeke mâ neıduhum le kâdirûnkâdirûne. billetî hiye ahsenus seyyiete, nahnu a’lemu bi mâ yasıfûnyasıfûne. kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtînşeyâtîni. eûzu bike rabbi en yahdurûni. izâ câe ehadehumul mevtu kâle rabbirciûni. a’melu sâlihan fîmâ teraktu kellâ, innehâ kelimetun huve kâiluhâ, ve min verâihim berzahun ilâ yevmi yub’asûnyub’asûne. izâ nufiha fîs sûri fe lâ ensâbe beynehum yevme izin ve lâ yetesâelûnyetesâelûne. men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûnmuflihûne. men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûnhâlidûne. vucûhehumun nâru ve hum fîhâ kâlihûnkâlihûne. lem tekun âyâtî tutlâ aleykum fe kuntum bihâ tukezzibûntukezzibûne. rabbenâ galebet aleynâ şıkvetunâ ve kunnâ kavmen dâllîndâllîne. ahricnâ minhâ fe in udnâ fe innâ zâlimûnzâlimûne. fîhâ ve lâ tukellimûni. kâne ferîkun min ibâdî yekûlûne rabbenâ âmennâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımînrâhımîne. sıhriyyen hattâ ensevkum zikrî ve kuntum minhum tadhakûntadhakûne. cezeytuhumul yevme bimâ saberû ennehum humul fâizûnfâizûne. kem lebistum fîl ardı adede sinînsinîne. lebisnâ yevmen ev ba’da yevmin fes’elil âddînâddîne. in lebistum illâ kalîlen lev ennekum kuntum ta’lemûnta’lemûne. fe hasibtum ennemâ halaknâkum abesen ve ennekum ileynâ lâ turceûnturceûne. teâlallâhul melikul hakku, lâ ilâhe illâ huve, rabbul arşil kerîmkerîmi. men yed’u meallâhi ilâhen âhare lâ burhâne lehu bihî fe innemâ hısâbuhu inde rabbihi, innehu lâ yuflihul kâfirûnkâfirûne. kul rabbigfir verham ve ente hayrur râhımînrâhımîne. وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِۙ Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin. Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Meali"Tanrım! Yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."Mehmet Okuyan Kur’an Meal-TefsirRabbim! Onların bana yaklaşmalarından da sana sığınıyorum."* Edip Yüksel Mesaj Kuran Çevirisi"Yanımda bulunmalarından sana sığınırım, Efendim.""Rabbim! Benimle yakınlık kurmalarından Sana sığınırım."Süleymaniye Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiOnların yanımda olmalarından da sana sığınırım."Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek"Efendim! Onların yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım!"Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anOnların yaklaşımlarından da Rabbim, sana sığınırım!"Yaşar Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali"Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!"Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı"Ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim."Elmalılı sadeleştirilmiş Huzuruma gelmelerinden sana sığınırım Rabbim!"Muhammed Esed Kur'an MesajıRabbim, onların bana yaklaşmalarından da Sana sığınıyorum!"Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali"Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiVe sana sığınırım rabbım! huzuruma gelmelerindenSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali"Ve onların yanıma uğramalarından sana sığınırım Rabbim.""Ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım rabbim."Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim"Rabbim, onların huzuurumda bulunmalarından sana sığınırım".Rabbım, onların huzurumda bulunmalarından Sana Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıOnların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim!Suat Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali97-98 Sen de ki "Ya Rabbi! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!"Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü"Ve sana hakikatimdeki koruyucu Esma'na sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından. "Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiVe de ki, 'Rabbim, şeytanların fısıltılarından sana sığınırım.'Erhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'an"Rabb'im! Benimle yakınlık kurmalarından Sana sığınırım."Rashad Khalifa The Final Testament"And I seek refuge in You, my Lord, lest they come near me."The Monotheist Group The Quran A Monotheist Translation"And I seek refuge with you O Lord that they should come near."Edip-Layth Quran A Reformist Translation"I seek refuge with you O Lord that they should come near." Etiket müminun suresi türkçe okunuşu MÜ'MİNUN SURESİ Mü'minun süresinin; nüzül sebebi, konusu, fazileti, okunuşu ve meali.. 0 0 0 1 yıl önce onlinevaaz

müminun 97 98 türkçe okunuşu